31 Ağustos 2010 Salı

O bir fransız marka...


1936 yılında o dönem halen bir Fransız sömürgesi olan Cezayir'de doğdu. Yves saint lauren 18 yaşındayken bir moda tasarım yarışmasını kazandı ve böylece Christian Dior'un dikkatini çekmeyi başardı.

Kloş etekler ve ceketlerden oluşan ilk koleksiyonu sansasyon yarattı ve 50'lerin modasını belirledi. Üç yıl sonra Dior'un ölümü ardından, baş tasarımcılığa terfi etti. Daha 21 yaşındaydı.

Toplum içinde kadının kendine giderek daha fazla güvenen rolünü yansıtan Saint Laurent'in tasarımları asil ve seksiydi. Pantolon-ceket takımları, etnik çizgileri ve tasarımlarıyla moda dünyasında bir çığır açtı.
Yves Saint Laurent, hazır giyimi popüler kıldı, pantolon-ceket takımları, safari ceketleri ve süveterleriyle kadınların giyim tarzını baştan başa değiştirdi.

Eşcinsel olmasından ötürü okul yıllarında alay konusu olan Saint Laurent, hayatının büyük bölümünü psikolojik ve fiziksel rahatsızlıklarla geçirdi ve kamuoyu önüne çok ender çıktı.
Yves Saint Laurent, Catherine Deneuve ve Grace Kelly gibi dünyanın en ünlü kadınlarını giydirdi. Ancak 1990'ların sonlarında, moda evinin kârları düştü ve 2002 yılında atölyeleri kapandı.
Yves Saint Laurent modada bir anarşist olduğu söylenirdi. 2002'de verdiği bir mülakatta ise, kadınları moda aracılığıyla özgürleştirmeye çalıştığını şu sözlerle ifade ediyordu:

"Günümüz kadınının gardrobunu yarattım' diyorum kendime. 'Kendi çağımın dönüşümüne bu şekilde katkım oldu' diyorum. Benim kıyafetlerle yaptığım, müzikte, mimaride, resimde ya da diğer sanatlarda yapılanlar kadar önemli değil tabii ki. Ama olsun, yine de değeri var. Ben kendimi kadınların hizmetine sunmak istedim. Yani onlara, bedenlerine, hayatlarındaki tutumlarına hizmet etmek. Son yüzyılda yaşanan büyük özgürleşme hareketi içerisinde onlara eşlik etmek istedim."

Vogue dergisinin editörü Alexander Shulman da, Saint Laurent'in modayı demokratikleştirdiği görüşünde.
Shulman, "Modayı insanlara yakınlaştırdı. Gençti, moderndi. Pop yıldızları, film yıldızları onunla takılıyordu. Genç kuşaklar, onunla aralarında bir bağ kurabiliyordu" diye konuştu.

Yine Vogue dergisinden Nancy Pilcher da, "Elbiseleri öyle keserdi ki podyumda salınan mankenler onların içinde mükemmel görünürdü. Ama siz kendiniz elbiseyi giydiğinizde de aynı şekilde hissederdiniz. Tasarımı bıraktıktan sonra onun gibi ceket kesen başka birini görmedim." dedi.


Laurent Fransa'nın başkenti Paris'te 2 Haziran 2008 tarihinde, 71 yaşında öldü.

O bir stadyumda 300 küsür mankenle gövde gösterisi yapan fransız bir marka...

27 Ağustos 2010 Cuma

Gri Zamanlara İnat Fotoğraf Sergi Afişi



Alıyla moruyla İSTANBULKADINI'nı resmedelim sizlerle Gri Zamanlara İnat ...(slogan)

Önce altta yazdığım şiiri hayalimde fotoğraflarla anlatan bir sergi düşledim ve gerçek dışı bir serginin afişini yapmak ve sizlerle paylaşmak istedim...

İstanbul’da bir gündü.
İstanbul’da vaktini bilmediğim bir gündü.
Sen umutlarına bakıyordun. Susuşlarını kara kalemle resmediyordun,Tıpkı Gri zamanlardaki gibi..Rengarenk gülüşlerinin yerini, yorgun bezgin hislerin almıştı;O Gri zamanlardaki gibi...İstanbul’da yine bir gündü, vakti önemli değil!
Bu kez oldukça Ala bir günd...ü.Kaybedilen onca şanslara rağmen, beklenen mi gelmişti?O, dolu dolu bakan buğulu gözlerin umudundan doğan Bir Umuttu beklenen…
Ve gelmişti…Ey adını bilmediğim sevgili.Karanlığımı renklere dönüştür,
Ondan sonra izin sana.Gideceksin,Gitmelisin biliyorum.Kalemler benden;Alıyla, moruyla mutluluğu resmedelim senle,
Gri zamanlara inat!
t.k...
26 Kasım 2009

Amaç aynı ekmek kaygısı...



İş Hayatı...
Ciddiye alindigi ölçüde insanı özel hayat denilen kavramdan uzaklaştıran düzen. nadiren adil, çoğu zaman yıpratıcı,ama yokluğu hepsinden beter bir olgu...
İnsanların içlerinin ne kadar kirli,karakterlerinin ne kadar değersiz,hayatlarının ne kadar satılık olduğunu görmenizi sağlayan bir düzen.

Ama Hayat işlerden oluşmuştur.
Eğer herhangi bir işiniz yoksa aslında hayatınız da yok demektir.
Sadece boşa harcadığınız vaktiniz vardır.
(alıntı)

İşci kadını,işci adamı,çaycısı,patronu,yardımcısı roller farklı olsa da amaç aynı
ekmek kaygısı!!!
Farklı insanları bir çatı altında toplayan ama aynılaştıran
hayatın adı İş Hayatı'dır.

Tuğba Kurt

26 Ağustos 2010 Perşembe

DORIS SALCEDO ‘NUN SANDALYELERİ


Doris Salcedo Kolombiya’lı bir heykeltıraş…
Yalnız bizim düşündüğümüz heykeltıraşlar gibi değil kendisi,tasarımları oldukça sıra dışı…
Eserlerinde eski mobilya ve tablolar kullanıyor…
Masa,dolap,sandalye, kumaş vb. malzemelerle bu eşyaların önceki sahiplerini anlatıyor ve özellikle ırkçılık karşıtı anıt çalışmalarıyla biliniyor…

Sandalyeler isimli çalışmasını,2003 yılında 8.’si düzenlenen ve bir çağdaş sanat festivali olan Uluslararası İstanbul Bienali’nde sergilemek üzere hazırlamış…

Karaköy Yemeniciler caddesi üzerinde boş iki bina arasına 1600 adet sandalye doldurulmuş.Bu çalışma festivalin en beğenilen eseri olmuş…

25 Ağustos 2010 Çarşamba

Mesleğin boşluktan hoşluk boyuta geçişi...


Grafik&Tasarımcı, kulağa hoş gelen bu ünvan TK 'nın sektör de ve Tasarım Hukuku üzerine yaptığı Araştırma Geliştirme çalışmalarının da verdiği düşünceyle hoş ve boş arasında iki kısıma ayrıldı.

Masa başı tasarımcıları,Patrona müşteri ye endeksli tasarımların yaratıcısı,onların kurumsallarının,broşürlerinin,antetli kağıtlarının,zarflarının,logolarının değişmez çizim kaidesi vardır.Bir yanda bunun tam aksini savunsa da bir tek attığı çizikle büyük sükse yakalayan Tasarımcı Sanatkarlar vardır.
Çizginin bir ucundan bir ucuna yani,mesleğin boşluktan hoşluk boyuta geçişde yeteneğinizin yanında sabır ve şanş da yoldaşınız olmalı...

TK'ya gelince yanlış telafuz eden arkadaşlar için TeKa(TK) diyelim;

Tasarımlarda güzel ve estetik olandan ziyade müşteri için amaca ve brife uygun olan,doğru tasarımı yapmaya çalışmakdan yanayım.
Gerek eskizlerimi çizdiğim işleri,gerekse kafamda kurguladığım tasarımları yeterli teknik bilgim olmadan uygulamam mümkün değil.O nedenle Grafik&Tasaımcı olma yolunda ilk adımları atan arkadaşlara ilk etapda programlara hakimiyetlerini sağlamalarını önerebilirim.Bu süreç de yaratıcı yanınızı bir tarafa bırakıp programları ve bilgisayarınızı kendi işçiniz haline getirin.

Sanatçının tasarımda en fazla önem verdiği şey basitlik olmalı.Ona göre en iyi tasarım, en basit ve en anlaşılır olandır.
Bense herkesin gittiği yoldan gitmek istemem, basitlik kavramının dışına çıkmadan tasarımlarıma kendi yorumumu ve yeni yeni oluşturacağım vizyonumu katmak görüşündeyim.

Kopya yapıştır dan farklı bugün kendi düşüncelerimi yapıştırmak istedim.
Mutlu Tasarımlar dileklerimle...

Tuğba Kurt
25.08.2010 02:15

Grafik Semboller Ürünün Aynasıdır !


Bir marka için yapılan grafik tasarımlar ve logolar artık o markayla birlikte hatırlanacağı, daha doğrusu markayı hatırlatacağı için büyük önem taşır. Şu örnekleri bir düşünün bakalım hangi markaları hatırlayacaksınız;

>> Bir yuvarlak içindeki üç köşeli yıldız,
>>Kısadan uzuna doğru giden üç çizgi,
>>S ve A harflerinin mavi bir yuvarlak içinde gösterilmesi.

Sanırım hepimizin aklına markalar kolaylıkla gelmiştir. Artık bu örneklerde grafik sembol ve marka adı bir bütün olmuştur. Diyelim ki bir marka çok kaliteli üretim yapıyor ve fiyatları da pahalı değil. Fakat marka adı ve ürün ambalajları çok kötü, itici tasarımlarla tüketiciye sunuluyor. Bunun yanında da belki ilk marka kadar kaliteli olmayan ve aynı fiyatta fakat ürün ambalaj tasarımı ve marka adının grafik sembol tasarımı çok güzel olan başka bir ürün daha var. Bu durumda iki ürünü rafta yan yana gören ve ürünlerin kalitesi hakkında bilgisi olmayan bir tüketici hangisini tercih eder? Elbette tasarımları göze hoş geleni tercih edecektir. Yani tasarım direkt olarak ürün satışına etki edecektir.

Tasarım tüketici ile görsel bir ilişki kurduğundan çok önemlidir. Kendisine sunulan ürün tüketicinin aklında ve beyninde özellikle grafik semboller ile yer eder. Birçok başarılı ambalaj tasarımı bu öğeden yararlanmak için taklit edilmiş ve davalara konu olmuştur.

Başka bir olayla devam edelim. Bildiğimiz gibi ülkemizin en büyük beyaz eşya üreticilerinden olan Arçelik yıllardır kullandığı logosunu 2002 yılında değiştirdi. Yapılan anketlerde, en çok bilinen markalar ve logolar arasında üst sıralarda olan Arçelik neden böyle bir değişiklik yapma gereği duydu?

Arçelik değişen logosunu çok uzun yılardır kullanıyordu ve bu haliyle büyük bir prestije sahipti. Fakat firmanın isteği başka bir şeydi. Artık dünya değişiyordu. Onlarda bu değişime ayak uydurmak için, tüketici odaklı bir strateji izledikleri için böyle bir değişime gittiler. Eskinin ağır sanayici Arçelik’i gitti yerine sevimli, tüketici istekleri ön planda olan, teknolojiyi yakından takip eden Arçelik geldi. Bu örnekte de görüldüğü üzere, tasarımlar markanın halkın gözündeki itibarıdır. Bunun için mutlaka doğru dürüst ve önem verilerek yapılmalıdır. Ne kadar başarılı bir grafik sembolünüz varsa ürününüz o kadar fazla ilgi görür. Şimdi bir şeyi hatırlatmadan geçemeyeceğim; İyi tasarımlar, nasıl ki müşterilerden ilgi görüyorsa fikir hırsızları da onlara büyük ilgi gösterecektir. Tasarımınızı korumak için mutlaka tescil ettirin. Hırsızlara fırsat vermeyin.

Sayfa Tasarımında Son Nokta: Adobe InDesign CS3


Adobe InDesign CS3 sayfa tasarımında geliştirmiş olduğu birçok yeniliklerle grafik sektörünün tartışmasız yeni dünya standardı olduğu konusunda son noktayı koymuş olmaktadır. İlk versiyonlarıyla tasarımcıların dikkatini çeken InDesign yazılımı adeta 'Ben geliyorum' diye haykırmış, kısa zaman içinde geliştirdiği ve yeni versiyonlara eklediği müthiş otomasyon, akıllı fonksiyon, yaratıcılığı arttıran uygulamalar ve inanılmaz pratikliği ile 'Yeni dünya
standardı' olmayı hak etmiş, ve son çıkardığı CS3 versiyonu ile grafik, reklamcılık, gazete, dergi ve yayıncılık sektörünün yegane sayfa tasarımı programı olarak damgasını vurmuştur.

Bugün bütün dünyada birçok büyük ve saygın reklam ajansları; gazete, dergi ve yayıncılar; uluslararası global şirketler yıllardır kullandıkları diğer sayfa tasarım programlarını bırakarak Adobe InDesign yazılımına geçşmişlerdir. Sayfa tasarımında artık dünya standardı olan Adobe InDesign hemen hemen bütün ülkelerde akademi, yüksek okul ve resmi-özel eğitim kurumlarının ders programlarında yer alarak, tasarımcıların yeni standart yazılımı
olarak ta kabul edilmiş bulunmaktadır.

Bugüne kadar hiçbir sayfa tasarımı programında bulunmayan, yada gerçekleştirilmesi çok uzun ve karmaşık olan yaratıcı unsurların Adobe InDesign programı içinde çok kolay ve mükemmel şekilde istenilen ayarlarda birkaç saniye içinde yapılabilmesi tüm dünyada sayfa tasarımcılarının InDesign'a geçmelerinin en önemli
sebeplerindendir.

(Photoshop Magazin)

Photoshop'un Ruhu: LAYER MASKS (Katman Maskeleri)




Adobe Photoshop'un profesyonel uygulaması Katman Maskeleri ile piksellere zarar vermeden mükemmel resim birleştirmeleri, kolaj çalışmaları ve gelişmiş efekt uygulamaları gerçekleştirilerek eşsiz kompozisyonlar yaratılabilir.

Katman Maskeleri (Layer Masks) yıllardır profesyoneller tarafından başarıyla uygulanan Adobe Photoshop'un en güçlü fonksiyonlarından biridir. Orijinal resimlerin piksellerine hiçbir zarar vermeden gerçekleştirilen Katman Maskeleri kullanılarak her türlü resim birleştirmeleri, kolaj çalışmaları ve efekt uygulamaları mükemmel şekilde kolayca gerçekleştirilebilmektedir. Katman Maskeleriyle ayrıca mükemmel renk düzeltmeleri yapılabilir,renk geçişleri ile profesyonel efektleryaratılabilir, resimlerin birleştirilmesinde çok kısa süre içinde gerçek kaynaştırma sağlanabilir, farklı dokular kullanılarak olağanüstü tasarımlar gerçekleştirilebilir.

Katman Maskesi, seçili katmana bağlı olarak aynı katmanda yer alan ve resmin çözünürlüğü ile hiçbir ilişkisi olmayan siyah/beyaz griton (grayscale) minyatür alandır. Katman Maskesi üzerinde seçim veya boyama araçları kullanılarak yapılacak maskeleme çalışmaları neticesinde, mevcut resimlerin hiçbir pikseline zarar gelmeden her türlü efekt defalarca üst üste kullanılabilmektedir. Katman maskeleri doğrudan griton Alpha Channel olarak Photoshop tarafından kaydedilmektedir. Resmin tamamında Katman Maskesi uygulayabileceğiniz gibi, belli kısımlarını seçim araçlarıyla da maskeleyebilir, maske üzerinde ekleme ve çıkartma gerçekleştirebilirsiniz.

Katman maskesi griton bir resim hüviyetinde olduğu için, renk paletinden siyah seçilerek boyama yapılan alanlar gizlenmiş (maskelenmiş), beyaz ile boyanan alanlar ise görüntülenmiş (aktif) olacaktır. Boyama yaparken gritonlar kullanıldığında ise, saydamlık değeri devreye girerek, griton geçiş derecesine göre resimlere saydamlık uygulanmış olacaktır. Özetle, siyah ile boyanan alanların üzeri örtülecek, beyaz ile boyanan alanlar görüntülenecek, griton alanlar ise saydam degrade gibi ekrana yansıyacaktır. Arkaplan ve yazı katmanlarına doğrudan maske uygulanmamaktadır. Bilhassa yazılara maske uygulamak için, yazının seçilerek Clipping Mask (Kesik Maske-Dekupe Maske)ye dönüştürülmesi gerekir.


KATMAN MASKESİ YARATILMASI
Birleştirmek veya kolaj yapmak istediğiniz resimleri açın ve üste gelecek görseli kopyalayarak zeminde kalacak olan resmin üzerine yerleştirin.
Üstteki resim katmanını seçerek katman penceresinin altındaki Add Layer Mask düğmesini tıklayın, ya da üst menü çubuğundan Layer>LayerMask >Reveal All seçin.

Seçmiş olduğunuz katmandaki resmin yanına boş beyaz bir minyatür pencere Photoshop tarafından eklenecektir. Bu minyatür alan seçmiş olduğunuz resmin Katman Maskesi'dir.
Resim alanının tamamını başlangıçta maskelemek (örtmek) için Add Layer Mask düğmesini Option+ tıklayın. Bu kez resmin yanına görüntüyü komple gizleyecek siyah minyatür pencere eklenecektir.

Resim üzerinde seçim araçları kullanarak belirleyeceğiniz bir alanın maskesini doğrudan yaratmak için, alan seçimi yaptıktan sonra Add Layer Mask düğmesini veya üst menü çubuğundan Layer>Layer Mask>Reveal All tıklayın. Seçmiş olduğunuz alanın Katman Maskesi hemen eklenmiş olacaktır.


KATMAN MASKESİ ÜSTÜNDE ÇALIŞMALAR
Katman Maskeleri üzerinde çalışma yapmak için mutlaka maske minyatürünü tıklayarak aktif hale getirin. Aksi takdirde resmin kendisine zarar vermiş olursunuz. Çalışmalarınızı her türlü boyama araçları (fırça, kalem, kova, degrade vs.,) ile gerçekleştirebilirsiniz.

Beyaz (saydam) Katman Maskesi üzerinde çalışma yapmak için fırça büyüklüğünü seçin ve renk paletinde önalan rengini siyaha yaparak resim üzerinde maskelemek (gizlemek) istediğiniz alanları serbestçe siyah ile boyayın. Yaptığınız çalışma aynı anda Katman Maskesi minyatüründe gerçekleşmiş olacaktır. Siyah renk ile alanları boyadıkça, resmin boyanan alanları anında gizlenmiş olacaktır.

Siyah (opak/örtücü) Katman Maskesi üzerinde uygulama yapmak için, bu kez renk paletinde önplan rengini beyaz yaparak resimde görüntülemek istediğiniz alanları beyaz ile boyayın.

Saydam veya geçişli olarak görüntülenmesini istediğiniz alanlarda boyama işlemini renk paletinden gri boya seçerek gerçekleştirin.

Disable Layer Mask: Katman Maskesini Geçersiz Kıl
delete Layer Mask: Katman Maskesini Sil
Apply Layer Mask: Katman Maskesini Uygula
Add Layer Mask To selection: Katman Maskesini Seçime Ekle
Subtract Layer Mask From selection: Katman Maskesini Seçimden Çıkart
Intersect Layer Mask With selection: Katman Maskesini Seçim ile Kesiştir
Layer Mask Options: Katman Maskesi Seçenekleri

KATMAN MASKESİ İLE ÖZEL UYGULAMALAR

Katman Maskesinin çalışma mantığını kavradıktan sonra Photoshop'un birçok araç ve fonksiyonunu kullanarak eşsiz kompozisyonlar gerçekleştirebilir, bölgesel renk rötuşları yapabilir, degrade aracı ile mükemmel eritmeler ve geçişler sağlayarak hatasız kolaj çalışmaları gerçekleştirebilirsiniz.

Kolaj çalışmaları ve gökyüzü gibi büyük alan kaynaştırmalarında, siyah boya kullanarak saydam geçişli degradeler (Foreground to Transparent Gradient) ile mükemmel eritme, kaynaştırma ve bindirmeler gerçekleştirilir.

Portre rötuşlarında, keskin olmasını istediğimiz alan dışında kalan yerleri siyah ile boyayarak (maskeleyerek) istediğimiz keskinlik (Smart Sharpen) uygulaması yapabilir; tersi maskeleme yöntemiyle de yumuşak olmasını istediğimiz alanlarda Reduce Noise (Gren Azaltma) fonksiyonu kullanabilirsiniz.

Bölgesel kısmi renk rötuşlarında da Katman Maskeleri sıklıkla kullanılmaktadır. Rötuşlanacak alanların dışında kalan yerler siyah ile boyanarak maskelenir ve beyaz boş alanlar Photoshop renk rötuş araçları kullanılarak istendiği gibi düzeltilir. Aynı şekilde dijital resimlerde, RAW fotoğraflarda Katman Maskesi kullanılarak ışık, poz, netlik, vs., eksiklikler bölgesel olarak kolayca giderilir.

Katman Maskeleri üzerinde dilediğiniz kadar uygulama yapabilir, üst üste boyama, degrade vs., işlemleri gerçekleştirebilirsiniz. Başlangıçta karmaşık gibi görünse de, birkaç çalışma yaptıktan sonra harika kompozisyonların ortaya çıkacağından eminim.
(photoshop magazin)
Sevgi ve sağlık dileklerimle hoşçakalın...

TK

23 Ağustos 2010 Pazartesi

Cumhuriyeti Afişleyen Adam




İhap Hulusi, afişi yaparken "Buluş"un önemine değinerek "Seyredenlerin ilgisini çekmeli ve düşündürmeli" diye yorumladı.

1929'da İstanbul'da ilk atölyesini kurduktan sonra Kulüp Rakısı etiketi ve Atatürk'ün siparişi üzerine Türk alfabesinin kapağını tasarlayan İhap Hulusi, Ziraat Bankası, İş Bankası, Yapı ve Kredi, Garanti, Sümerbank, Emlak Kredi, Türk Ticaret Bankası, Maliye Bakanlığı (tahviller), Türk Hava Kurumu, Kızılay, Yeşilay, Tariş, Zirai Donatım Kurumu ve birçok özel kuruluşa çeşitli çalışmalarıyla hizmet verdi.

Tayyare Piyangosu (bugünkü adıyla Milli Piyango) idaresi için 45, Tekel İdaresi için 35 yıl çalışan İhap Hulusi, bu süreçte yurtdışında da adını duyurdu. Bayer'in afiş ve etiketleri, Mısır'ın Tekel İdaresi, Devlet Demir Yolları ve şehir hatlarına ait ve ilanları, ünlü İngiliz viskisi John Haigh'ın, İtalyanların Cinzano ve Fernet Branca'sının afiş ve etiketleri İhap Hulusi tarafından yapıldı.


İLK ÖZEL ATÖLYE
Tasarılarında mizahın dışında ticari bir anlatım dilini de kullanan İhap Hulusi, ses getiren çalışmalarının ardından birçok gazete ilanı ve afiş almaya başlayınca 1929'da ilk özel atölyesini açtı.
Teyyare Piyangosu (bugünkü adıyla Milli Piyango) için 45, Tekel İdaresi için 35 yıl çalışan İhap Hulusi, ülkemizde Latin harfleriyle yazılan ilk alfabenin kapak resmini tasarlamış (Atatürk, Ülkü 1932), Ziraat Bankası, İş Bankası, Yapı Kredi, Garanti, Sümerbank, Emlak Kredi, Türk Ticaret Bankası, Maliye Bakanlığı (tahviller), Türk Hava Kurumu, Kızılay, Yeşilay, Tariş, Zirai Donatım Kurumu ve birçok özel kuruluşa çeşitli çalışmalarıyla hizmet vermiştir. Bu süreçte İhap Hulusi, yurt dışında da adını duyurmuştur.

Bayer'in afiş ve etiketleri (1932), Mısır'ın Tekel İdaresi, Devlet Demiryolları ve Şehir Hatları'na ait afiş ve ilanları, ünlü İngiliz viskisi John Haig 'in, İtalyanların Cirzano ve Fernet Brenca'nın afiş ve etiketleri İhap Hulusi tarafından yapılmıştır.

HEM SANATKAR, HEM PSİKOLOG
İhap Hulusi'yle ilgili okuduğum sayısız yazı içinden bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum. Gazeteci-yazar Fatih Türkmen diyor ki: "O bir afiş ressamı, sanatkar ve psikologdur. Günlük hayat gaileleri ile yorgun düşmüş insanlara hitap eder. O, sanat zevkini en geniş manasıyla halk kitlelerine hissettiren bir mürebbidir."

22 Ağustos 2010 Pazar

Sektör de Ürün Çekiminin Önemi...



Tanıtılacak her ürünün kalıcı ve büyük kitlelere ulaşabilmesi için belgelenmesi gerekir.
İlk bakıldığında bu ürünü diğerlerinden ayıran, kullanılan fotoğraftaki estetik yaklaşım, ya da aykırı, uçuk konum veya model fotoğrafçının profesyonel birlikteliğidir.
Tabi sayılacak başka unsurlar da var. Bu nedenlerden fotoğraf sektörde fazlasıyla önemli bir konumdadır.

LOGO DESIGN



Tuğba Kurt

20 Ağustos 2010 Cuma

TARİHDE Kİ İLK AFİŞİN RESMİ...


Tarihteki İlk Afişin Resmi
Afiş denilen şey ,silindir şeklinde ve döndürülerek okunuyordu...

Öyle ya da böyle yaratıcılığın gelişmesi için bile tarihe ihtiyacımız var...
İstanbul meydanlarında bu silindirler artık reklam panosu! :)

Tuğba Kurt

19 Ağustos 2010 Perşembe

Adeta sansürlenmedik yerimiz kalmadı...




Sansür bir baskı aracı olarak nitelenmekte ve kapsamı giderek genişlemektedir.
Adeta sansürlenmedik yerimiz kalmadı...

Tepki olarak bir zamanın sansür işareti olan "siyah band" espirisini belli kısımlar da kullanarak CUMHURİYET'İ SUSTURAMAYACAKLAR yazısını açık da bırakmak istedim.
Biz ne günlere kaldık? Sansürlenmedik bir o kaldı.

Tuğba Kurt

ÖZGÜRLÜK hakikati bulmak için gereklilikti...



ÖZGÜRLÜK hakikati bulmak için gereklilikti.Ta ki yazarların tutuklanmasına karar
verilinceye kadar.
Yalnız burada bahsettiğim sınırsız özgürlük değil.
Yani ülkemin bölünmez bütünlüğüne olan fikirsel müdahaleye özgürlük isteyeceğimin altını çizmek isterim.

Tuğba Kurt

Gerçek Hayal gücünün düşmanıdır...




Gerçek hayal gücünün düşmanıdır.
Düşünmek,uygulamak,emek tasarım da asıl olandır.

Tuğba Kurt

Düşlerinize dikkat edin! Gerçekleşebilirler.



* Düşlerinize dikkat edin! Gerçekleşebilirler.

* Hayatta iki trajedi vardır. Biri çok istediğiniz bir şeyin gerçekleşmemesi, diğeri de gerçekleşmesi.

* Bir ruhum var benim. Olmadığını söylemeyin. Beni kesip açsanız onu bulamazsınız. Buharlı makinayı da kesip açsanız buharını bulamazsınız. Ama makinayı yürüten buhardır...

* Mantığın dediğini yapmaya kalkan kişi yitirir kendini: Mantık, ona karşı durabilecek kadar akıllı olmayan herkesi köle yapar.

* Evliler birbirlerini o kadar çok aldatıp yalan söylerler ki, günün birinde doğruyu söylemeleri ayrılmalarına yol açar.

* Simetri sanatın düşmanı olduğu gibi, tutarlılık da girişimciliğin düşmanıdır.

* Hiçbir şey koşulsuz olamaz; öyleyse hiçbir şey de bedelsiz olamaz.

* Otuz yaşını doldurmamış bir genç, yürürlükteki toplumsal düzeni öğrenir öğrenmez devrimci olmamışsa eğer, beş para etmezin tekidir.

* Aslandan niçin korkuyorsunuz? Onun ne ülküsü, ne dini, ne siyasal inancı, ne ahlakı, ne de diploması var.

* Diş ağrısı çekenler dişleri sağlam olanları, yoksulluk çekenler parası bol olanları mutlu sanır.

* Cinsel ilişki kişisel bir ilişki değildir. Başka her ilişkide birbirlerine bir gün olsun katlanamayan kişiler arasında bile cinsel ilişki karşı konulmaz bir güdüyle istenebilir ve coşkuyla gerçekleştirilebilir.

* O kadınla evlenme isteğinin senden geldiğine inanıyor, onun kaçıp seni kovaladığını sanıyorsun; kur yapan, inandıran, kandıran sensin öyle mi? BUDALA! İzi sürülen, HEDEF ALINAN, yazgısı belirlenen av SENSİN, sen...ss

* Evlilikten sonra aşk yoktur. Pornografi ise hiç yoktur.

* Benim güldürme yöntemim, gerçeği açıkça söylemek. Yeryüzünün en büyük şakasıdır gerçek.

* Adresim: Sosyalist – Londra.

(Bernard Shaw: Gülen Düşünceler, Şakir Eczacıbaşı, Remzi Kitabevi)

İsmini çok duymuş olsam da fazla tanımadığım.Shaw'un eserlerine aşina olanlar eminim daha çok keyif alacaklardır.

Kitap fiziksel olarak ağır ve büyükçe.O nedenle benim gibi uykudan önce okuyanlara biraz zorluk çıkartıyor. Ancak küçük parçalar halinde okunabilmesi de günlük telaşelerle bölünmesinden sorun dogmasını engelliyor.

"Cesaret" kelimesinin, dizilerde en büyük silahı taşımak, en çok adamı dövmek, bacağından vurulma riskine rağmen en transparan giysiyi giymek olarak algılanmaya başlandığı bir dönemde, inandığı fikirleri savunmanın ne demek olduğunu hissettirebilmesi açısından da bence kıymet taşıyan bir kitap.

Özetle, zamanınıza değer.

12 Ağustos 2010 Perşembe

Aslan Burcu Kadını


İnatçıyım alabildiğine,
Öfkeliyim sel ötesi,
Suskunum, konuş diye yalvaltırcasına,
Sadığım sana tahmininden de öte,
Sıkma ama beni,
Beni benle bırak!
Çünkü ben,
Zaten senleyim,
Sendeyim.

TK

9 Ağustos 2010 Pazartesi

DENGE



-Hiç dağın tepesinde ki rüzgar ile aşağısındaki rüzgar aynı eser mi?
Dedim ve ekledim.
-Hayır, asla…Yukarıdaki rüzgar serttir. Alıp götürmek ister seni bilinmeyene, Tıpkı kuru bir
yaprak misali… Aşağısındaki rüzgar ‘dur gitme, burada kal, aksi takdirde kaybolursun ve kendini hiçbir zaman bıraktığın yerde bulamazsın' der.
İnsanı ya mutluluğudur ağlatan veyahut mutsuzluğu.
Hayat işte bu iki değer arasına kurulmuş olan bir dengeden ibarettir.
Denge bozulunca ortada yalnızca zıtlıklar kalır.
Aslında zıtlık diye bir şey de yoktur.
Bütünlük ve denge vardır.
Ne zamanki karanlığa bir mum yakmak istersen, işte o zaman karanlığın içerisinde var olan aydınlık ile yüzleşmek zorunda kalırsın ve ne zamanki muma üfleyip onu söndürürsen aydınlık içerisinde gizli kalmış karanlıkla tanışmış olacaksın.

İkisinin arasında saydam ve şeffaf bir denge vardır ve ne zamanki denge bozulur işte o zaman ya karanlıkta kalırsın veyahut aydınlıkta, ya mutlulukla bir kahkaha atarsın ya da mutsuzluk ile ağlarsın


Tuğba ALTUN

Kaynak: www.fotografveistanbul.blogspot.com

8 Ağustos 2010 Pazar

HOŞ AMA BOŞ GENÇLİK



Kadınlar ve erkekler zamanla olgunlaşan bireylerdir.
Gençlik yıllarında “farkındalık” bilinci çok fazla gelişmeyen bireyler daha naif bir yapıda birbirlerine yakınlık duyar, ilgi gösterir, flört ederler.
Bu dönemde Kadınlara “yakışıklı erkek” daha cazip konumdadır.
Zamanla şekillenen karakterleri ve toplumsal reaksiyon ile gelişen “farkındalık” bilinci çerçevesinde “yakışıklı” erkekler, kendilerine gösterilen ilginin rehaveti ile daha rahat davranmaya başlarlar.
Sosyal yaşamda ve kişisel gelişimde daha dejenere ve umursamaz tavırlar takınabilirler.
Kültürel ve sosyal gelişimine, alt yapısına bir başka deyişle: konuşmasına, nezaketine ve tavırlarına gereken önemi göstermeyen, bu yetileri ikinci plana atan erkekler zamanla yozlaşmakta ve yavan kalmaktadırlar.
Güzel KADIN, yakışıklı erkeğe kıyasla daha ihtiraslı ve çalışkan bir tutum içinde kendisine katmadeğer yaratan alanlarda ehlileşmeye ehemmiyet verdirmektedir.

Güzel kadın yaşı ilerledikçe kendisine önem veren, konuştuklarının altını dolduran, kültürlü ve bakımlı bir erkeği, yakışıklı ve sıradan bir erkeğe tercih edecektir. Zira erkekler gözleri ile, kadınlar ise duyguları ile severler.
ALINTI

(Bu tanımlar tamamen göreceli durumlardır.
Kişiye, mekâna ve zamana göre değişebilir.
Her kadının hayatından hoş ama boş erkekler geçmiştir.
Sonradan, 18-25 arası genç kızların, olgunluk, kadınlık safhalarında nasıl tercihlerinin değiştiğine örnek vermek ise dışarıdan bakılabildiğinde hiç de güç değil.
Çok uzak değil 4,5 yıl önce aynı hatalar yapılmıştır :),
şimdi erken kendini bilmişliğin( ki bu da bir şeydir)
verdiği güvenle hemcinsine nasihat,karşı cinse ders verebilme
olgunluğun da olmak da güzel).


TK

5 Ağustos 2010 Perşembe

VAKİTSİZLİK



Akşam uzuyan mesailerin ardından eve gelmelerim var,
Sonra bedenimi ruhumu şımartmadan yorgun düşmelerim...
Bu düşüş de bile yarın ki sorumlulukları düşünmelerim var benim.

Akrep yelkovanla sözleştiğim saatlerim de var,
Sabaha karşı iki satır yazıp çizme niyetlerimle,
Sen bilmezsin; çok tuhaf bir huyum daha var,
Sabah evden çıkmadan, geceliğimin altına kalbimi bırakıp gitmelerim de var.
Anlıyacağın birileri sorduğunda, kalbimi taşımadan gezmelerime bahanelerim var.
Senden sonra koluma saat takar oldum,
Geçmişe göre değil geleceğe doğru hesap yapma alışkanlığım olsun diye...
Yaşamaya vaktim var diyerek, vakitsiz bir yaşamım var.
Kendimi bu aralar teğet geçme görmeme duymama problemlerim var,
Çünkü önce kendimi sıfırlayıp yeniden yaratma düşlerim var...

TUĞBA KURT


(Yorgunluktan şu an ki bitkinliğimi belirtmek için gün biterken günlük niyetine gelişi güzel bir kaç satır yazmak istedim.Daha gönülden yazılmış haz dolu paylaşımlarda görüşmek dileklerimle).

1 Ağustos 2010 Pazar

ASLAN KADINI




Bir Aslan’ı köşeye sıkıştırmak, ya da fikirlerini değiştirmesini beklemek kızgınlık, öfke krizlerine kapılmasından başka bir işe yaramaz.
Aslan’ın egosu, yanlış olduğunu bilse bile, kendi yolundan dönmeyecek, kendi fikrinden caymayacak kadar kuvvetlidir.
Hata yapabileceğini kabul etmeyi öğrenmek, Aslan’ın belki de en önemli hayati ihtiyacıdır.Bu vazgeçememe huyu bir bakıma insan ilişkilerinde sadakat ya da sabır olarak ortaya çıktığı için, bu yanıyla sevilen ve aranılan bir insan olur.

Aslan’ın fiziksel reaksiyonları oldukça gelişkindir.Yaptığı şeyin pratik yanını ya da değerini ele almadan, duygusal olarak hangi aşamada bulunduğuna bakmadan ve mantık çerçevesinde değerlendirmeye sokmadan önce fiziksel eyleme geçmeyi,hareket etmeyi tercih eder.Aslan riski ve dikkat çekmeyi sevdiği için, pek çok insanın başarılı olamayacağını düşündüğü konularda girişim yaparak tatmin olur. Abartmaya ve aşırı reaksiyonlara yatkınlığı, hayatı bir tiyatro sahnesindeymiş gibi yaşamasına, oyunu sevmesine nedendir.
"Zaman zaman kendi yarattığı krizlerin içinde olmak, sonra kendi kendine çözüm yaratmak Aslan’ın gündelik hayatının kaçınılmaz rutinidir."

Babacan bir tavrı olan Aslan, hemen her konuda, her zaman insanlara yardım etmekten manevi tatmin elde eder. Bonkörlük, sevecenlik, sıcaklık ve samimiyet Aslan karakterinin ayrılmaz parçalarıdır.
Güneş gibi parlayan kişiliği ile Aslan, toplumda, yakın çevresinde sevilen ve kimi zaman da kıskançlık odağı haline gelebilen bir insandır.
Sıkıntılarını, dertlerini paylaşmayı sevmeyen Aslan, bu gibi durumlarda zayıf yanını gözlerden uzak tutmak için kendi mahremiyetine çekilmeyi tercih eder.

Sevecen, sıcak ve samimi Aslan aşk oyunlarında tam bir ustadır. Sevdiğini göstermekten, cinsel boyuttaki istekliliğini sergilemekten hiç çekinmez, ama her zaman iplerin kendi elinde olmasından yanadır. Enerjik doğası gereği, cinsellik hayatın temel taşlarından birisidir. Güneş’in yönettiği
Aslan burcu bireyleri, cinsel olarak da son derece çekici, karizmatik bir yapıya sahiptir.
Aslan komplimanları ve takdir edilmeyi sever. Bir Aslan’ı kazanmak için en uygun yöntem O’nun üstün yanlarını yine O’na anlatmaktır. Yüzeyde görünen bu gururlu kişiliğin altında, oldukça hassas ve kolayca etkilenebilir bir yapı vardır. Dolayısıyla, Aslan’ın egosunu beslemek, beğeniyi, takdirleri, duyguları açıkça dışa vurmak, birlikteliğin başlangıcının kolaylaşmasına yardım eder.

Aslan, sıradan hiç bir şeyle mutlu olamaz. Entellektüel konularda tartışmalara girebilen, zeki, yaratıcı insanlar Aslan’ı etkiler. Ama Aslan’ın fikirlerini paylaşmaktan hoşlandığını ancak kolayca kendi fikirlerinden vazgeçmeyeceğini de hep hatırlamak gerekir.

Aslan liderlik rolünü üstlenmeyi sever. Yoğun ve heyecanlı bir ilişki için ideal bir eştir. Sadakate önem verdiği için, kıskanç ve tamamıyla sahip olmak isteyen bir tavrı da vardır.
Gerçek bir Aslan ilişkide sadık kalır ama, her zaman yeni maceralar arayışı için özgürlüğe de ihtiyacı vardır.
Aslan bonkörlüğü, yaratıcılığı ve sosyalliği ile karşı cinse çok çekici gelir.
Fakat O’nun ormanlar kralı olduğunu ve hakimiyet kurmak isteyeceğini asla unutmamak gereklidir. Gereken şartlar sağlandığında, partneri için her şeyi yapabilen, sevgisini göstermekten çekinmeyen, sadık bir eşle bir ömür boyu mutlu bir yaşam sürmek çok keyiflidir..:)

(Gereken sorunları gözardı ederek değil göz önünde yenerek çözmekdir.tk)buda benden.

Israrla uçuk Reklamlar...







Bu tarz reklamları yapmak aslında daha kolay.
Yapılması gereken tek şey bakış açısını esnek bir boyutta biçimlendirmek...
Yukarıdaki örneklerden SQUEEZED tasarımını Türkiye'deki meyve suyu üreticilerinden herhangi bir tanesine teklifte bulunmaya kalksanız verecegi cevap "tövbe" olurdu...

(Tıpkı benim dün patronuma sunduğum kartvizit tasarımına "BURASI YABANCI ÜLKE DEĞİL BİZİ TEFE KOYARLAR DEMESİ GİBİ")
Bu tarz çalışmalara taş çıkaracak nice arkadaşımız vardır.Boş vakitlerinde bu tür çalışmaları yapıp sadece kendi arşivlerinde saklı tutmaktan başka işe yaramıyor. Türkiyenin bu tür reklamları kaldırabilmesi için bir 10 seneye ihtiyacı var bence.
Yoksa reklamcılar kalıplaşmış ölçülerle tasarlamaya mahkum kalacak...!

Tuğba Kurt

İkna Hırsı Ve Bir Fransız Reklamcının Anıları



Marcel Bluestin Blancet'in insanı büyüleyen anıları.
Bir adam ki...
"O başarısının sırrını resmi eğitim görmemiş olmasına bağlıyor.Ben ise nedenini onun hayal gücü ve dirayeti ve yılmaz cesareti olduğunu düşünüyorum"
Fransa nın enbüyük reklam ajansı Publicis'i kurdu.
Fransa'da ilk kez radyo reklamları yayınlattı.
Fransa'da hamileler için ilk kez özel giysinin yapılmasını sağladı.
1972'de 66 yaşında bir yangınla yok olan Publicis'i yeniden kurdu.(arka kapak)

Yaşamında her alanında ikna olma ve ikna etme sürecinin iç yüzünü anlatan bir başvuru kitabı.İş hayatında,pazarlamada günlük hayatta ve aşk da ikna becerisine sahip olabilme yollarını anlaşılır bir dille anlatıyor.

İstek nasıl etkili ve kabul edilebilir bir hale gelir?
Herkez yaptığı için doğru varsayılan bir davranış,gerçekte doğru mudur,yoksa bizi öyle düşünmeye yönelten ortak tavrı mıdır?
Kullanılan dilin ikna başarısına etkisi nedir?
Hoşlandığımız biri tarafından ikna edilmek neden daha kolaydır?
Fiziksel çekiciliğin ikna sürecinde rolü nedir?
İknanın otoriteyle ilişkisi nedir?
Bir ürünün az bulunur olması,ikna sürecinde nasıl bir rol oynar?

Reklam sektöründe reklamcının ikna hırsı ve bu süreçde karşısına çıkacak tüm yaşanmış deneyimler okuyucuların mektuplarıyla destekleniyor...

Bir reklamcının ağzından reklamcı anılarını dinlemek için halen ikna olmadıysanız bu sadece önsözdü,satın almanız için ikna edecek herşey bu kitabın içinde çünkü ;)
Taze bir reklamcı olarak ben ikna oldum diyebilirim...