![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEheuu3s-u-6SovEcxY7Ux6xbMwFER9tsm0blBaPRsosknUSf8wVie4Qvuyh1wCHU_x4-Gryc-6CNbXyh7gnsvaitJMEjY_a9GXBcjyZfUR8COES1D2alx3sGFze7wr6w4QS4eZ_LNn69DG7/s200/untitled.bmp)
Reklam ajanslarının olmazsa olmazlarıdır tasarımcılar. Gerekirse metin yazarsız, stratejik planlamasız, müşteri temsilcisiz projeler götürülebilir. Bu tip projeler tabi Televizyon reklamı, ya da gazete ilanı gibi işler değildir ancak, el ilanı, afiş, katalog gibi reklam ajanslarının gerçekleştirdiği ufak tefek ama yoğun işler için tek gereksinim bir grafikerdir çoğu zaman. Her zaman bir grafikere mahkumsunuzdur reklam ajanslarında.
Grafiker / Tasarımcı olmanın iyi ve kötü durumları vardır.
Birincisi yaptığınız işi çoğu kişi tam olarak bilmez. Firmalardaki IT sorumluları gibisinizdir bir nevi. O yüzden kafanıza göre 5 dakikalık bir işi yarım saatte yaparsınız ve kimse size bir şey diyemez. Bunun yanında özellikle ufak reklam ajanslarında tasarımdan anlayan bir yönetici bulmak zordur bu yüzden başarısız da olsanız bu anlaşılmaz çoğu zaman. Ayrıca tasarımdan çok anlamasınız da sadece program bilginiz bile sizi bir noktaya kadar taşıyacaktır. Metin yazarıyla kıyasladığınız zaman, bir metin yazarının farkını koyması daha zordur. Çünkü patrondan tutun, müşteri temsilcisine, grafikerine, hatta stajyerine kadar herkes kelimeleri kullanmayı bilir ve metin yazarının yaptığı işi kendisinin daha iyi yapabileceğini düşünebilir. Ancak iş tasarıma gelince, Freehand, Photoshop gibi yaygın olarak bilinen programları bile kullanmayı bilmeyen pek çok reklam ajansı çalışanı grafikerlerin / tasarımcıların avucunun içine bakar.
Bir sonraki yazımda tasarımcı veya grafiker olmanın olumsuzluklarından bahsedeceğim.